9 Temmuz 2010 Cuma

nadya komanacci




biliyor mu
baktığı suyun derinliğini
yoksa
sadece
bak dediler
diye mi
sabitlenmiş gözleri
bir anlaşmazlığa

ölü cevaplar istemiyor ki ömür
kimin elinde kalsa
karlı çıkan
o
olacak
nasılsa

içimiz
geçiyor bu şehirden
içimiz
baktığımız sularda
boğuluyor

soluklarımız
hep
istediği
yerlerde
değilse de
zaman hep
içim(iz)den geçiyor
nedense

ne
şehir
ne
insan

ne
bu fotoğraf

olan bitene
bir anlam
veremiyor...

bir isim
bir şehir
bir de
fotoğraf
bu sıkkın
temmuz akşamı
bunlardan
bir tanesi bile
bir çok şeye
yetebiliyor...

Hiç yorum yok: