19 Temmuz 2010 Pazartesi

nande

ben bu hayatta iki şeyi sevmem nande:

riya, yalan, düzenbazlık, çekimserlik... hepsini bir ölçüde severim sevmesem de bilirim, ucundan yaşarım, bazen göbeğinden.

iki şeyi hiç sevmem:

pazartesi' yi ve kaymağı sevmem. hiç sevmem. o da sevmezdi, o yüzden pazartesi' leri yazardı hep, beni bahane ederdi, kurtarılacak bi' şey varmış gibi kıpırtısız, sahte bir telaşla sarılırdı.

kimdi?
nerden gelmişti?
gidecek miydi?
geri gelecek miydi?
bunları bilemezdim, bilmekte istemezdim. bu o' ydu, o' nun cumhuriyetiydi, nasıl bencil, nasıl tutkulu.

mecburi bir sevimsizlikti haftanınki, pazartesinin suçu yok.

bu yüzden;

ben bu hayatta iki şeyi hiç sevmem...

pazar er tesi, kaymak.

12 yorum:

nande dedi ki...

Kaymak?
Kaymayı kim sevmez?
Engebelendikçe sürtünme arttı ve sürtündükçe de ısı... Isıdan kafasal hatlar yandı, hayata sürtünmekten eli ayağı ve pek çok dahili organı kan revan içinde kaldı kaç top insanın.
Oysa sürtünmesiz ortamda yağ gibi kayılsaydı...
Hem mesela çok muhterem kimi içkiler için hep yağ gibi kaydı denir. Kaymak eylemsel olarak o kadar sevilir ki sevilenler ona benzetilir.

Pazartesiye gelince... O garibe bi soran olsa hiç Pazarın ertesine gelmek ister miydi? Ben de istemem, sen ister miydin? Dur bi dakika ya, belki ben isterdim. Belki sen de isterdin ve bir şey değişmezdi. Her şekilde Pazartesinin boyunun devrilmesinden yanayım.

Sevmemek de birşeydir fakat.
Sevmek gibi değil elbet; lakin onun kadar gerçek.

selçuk dedi ki...

pazartesi ye sorsalar ben cuma ya gidip dönücem derdi muhtemelen ya da bi sigara versene... böyle bir gün pazartesi işte. umrunda olmazdı kuvvetle muhtemel.

ben pazartesi olsam cuma ya gitmezdim, parsel kavgası yapardım,rant a dökerdim haftayı, can yakardım ya da yakamazdım, sinsice kıskanırdım cuma yı cumartesi ni...

kaymak sevilmez bazen, ne olmuş?

dirseklerim halı yanığı olmuş, dizlerim kanıyor düşün, ben o yağ gibi içkileri ağzımla içebilsem yerde işim ne zaten?

sevmemek bir şey dir evet. tek bir şey. kendi başına, kocaman, bahçesine top kaçsa orda bırakılır bir şey gibidir.

gitmek gibi değil elbet; lakin onun kadar gerçek.

nande dedi ki...

Yalnız ben bu Pazartesi'yi biraz tanıyorsam, arkasından bunca vıdı vıdı edeni öldüm ezel affetmez.
Seni beni sırtsırta bağlar ve fakat bununla yetinmez; ona kutusuna ayaklarımızı diker, üzerine çimonto döker ve bizi haftanın 8. gününün 25. saatine yolcu eder.
O kara delikte it gibi titreye titreye sürekli düşecez.

Bırakalım bunları kuzum.
Valla korku duyuyorum.
Kulaklarımla değil elbet; lakin desibelli cinsinin ağzına sıçar.

selçuk dedi ki...

pazartesi bir hapishane kaçkını, itoğlu it o, sokakçı hem de.

kimseye bişey yapabildiği görülmemiş daha, yine geleceğim diye korkutabilir ancak. bana nesiyse.

bırakalım gitsin,
hiç bir şey duymuyorum.
kulaklarımla elbet; lakin sen bunca ağaç ismini nerden biliyorsun?

nande dedi ki...

Sen buna bilmek mi diyorsun?
Hadi canım!
Sen buna ağaç mı diyorsun?
Hı hı olasılıklı.Ağaç gibi geldi bana da, sanki ağaç mı o, sahi ne o ya?

selçuk dedi ki...

bir şey işte,
bahçesine topumuz kaçsa keser atar. öyle bir şey.

Adsız dedi ki...

Benimkafam karisti. Kaymagi sevmem cumlesinden kaymak fiili nasil cikar ? Basbaya ben balli kaymak anlamistim. Bir de boyle yorumlasak hem yazina hem de yoruma selam cakmis oluruz. Sanirim bu karsilikli sevda sozlerini susuz yaz gibi kurutuyorum amma velakin yazim kurallari da herseye burnunu sokar. Simdilik seytanin avukati olayim

selçuk dedi ki...

adsız,
senin kuruluğun yazın kurallarından değil, anlam kısırlığından kaynaklanır belki de...

işimiz bu zaten, harflerle, köklerle, kelimelerle, cümlelerle, zamanlarla oynamıyor muyuz?

aksiyse eğer senin için;
elma dersem de armut dersem de ortalıkta görünme!

elmadan 'nerde kaldın' ı çıkaramazsan ne yaparız sonra ?

Adsız dedi ki...

Yahu berhudar yazar yanlis yazilmis bir kelimeyi anlam oyunlari diyerek ortmenin alemi ne ! Ben kibarlik olsun diye oyle dedim. Ha armut ha elma maksadimiz gonul alma

selçuk dedi ki...

ben anlatmak istediğimi yazmışım, o da anlamak istediğini anlamış komserim.

sen benim anlattığımı anlamışsın, bildiğin kaymak işte,yoğurtta, sütte, orda işte sofrada..

hiç sevmem.

ama nande başka yazmak istemiş, o kaymaktan başka kaymak çıkarmış, ikisini de sevmiş.

yanlış olsa yanlış deriz efendim :)

Adsız dedi ki...

Ne mumkun senden kalan hayale sarilmak

insan sevdigini oldurur

j berger

Ne anladin acaba.

nande dedi ki...

On numara dışlandım, içerledim kaymağa da kaymaya da, hayata küstürdünüz olum beni.