24 Aralık 2010 Cuma

anahtar kelime: yüz...

vazgeçmek bir bilinç kamaşması olabilir ancak, susmakla şehir kalabalığa denkgelemiyor ki her zaman... yüzünü düşün, sonra oyunlarını gününün, ışık daha eğik gelmeli belki de nefesine, yaslanıp uyuklamak zamanı anlamak değildir ki çoğu zaman... kendi başına ağlayabilecek kadar büyümüş bir kız çocuğudur bu şehirde hatıralarım, yalnız uyumamak için sevi(şi)lebilecek kadar çirkinleşmiş bir kadın!
söz vermek bir garanti beklentisi olabilir ancak, ağlamakla yaşlanmak aşk'a denkgelemeyebilir her zaman... ellerini düşün, yüzüne yasladığın, kalbine hiç dokunamayan ellerini, sonra yaktıklarını düşün her acıdığında kalbinin, o kalbine hiç dokunamayan ellerinle... uyumadan uyanabilecek kadar karışmış bir beklemektir bu şehirde alınganlığım, kaçıp gitmek için pusulanabilecek kadar yalancı, ektiğini biçemeyecek kadar korkak...
en iyisi milli takımda oynamak belkide necati, kediler liginde kralı sobelemek, yaz başlarında kış köşelerine sızmak tek liğini... yönü sapmış bir buluta dönmek belki de yüzünü, çıkartıp atmak kalbindeki civayı, koyacak kabın olmadığını bile bile(darası kendinden ağır)... en iyisi kalabalığa sövmek belki de necati, fazla uzağa kaçamayacağını bile bile...

msd

2 yorum:

mor kedi dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Elif Gizem dedi ki...

ellerim kalbinde mi diye düşündüm bir an için? Sevdim cümlelerini...