7 Haziran 2010 Pazartesi

ÇEKİNİK

Herkesin kendi kendini vermesi başka
Burası bir kırık dökük bir yaşta
Düşüyor yanaklarından
Damla damla güneş batarken
Boynu bükülmüş bir kedi

Gözlerindeki ışıltıyı toprak alamadı
Burası uzakta bir boşluk
Bilmez, anlamış bir çift göz
Bakıyor şimdi boynu bükülmüş bir kedi
Ağlıyor çevresi

Sabah bir çift sigara
Ve sevgi üstünü örten bir yorgan
Burası basitçe sıkıntı içerisinde sıkışmış bir kent
Betonları ve çamaşır ipleri ile
Kinleri ile sarılmış bir şarkı
Soğumuş şimdi tırnakları
Bu sefer de çıkarmamış dışarıya

Bilinmeyen bir yerde değil
Belki evinde şimdi
Evinde olanlar için ağlayanlar
Burası şimdi sabahları bir çift sandalyenin baktığı bir gurbet
Ve bu sefer ışıltıları yere bükülmüş bakıyor
Boşluğundan sıcaklar iniyor
En zorundan geçiyor
Kucaklıyor geri dönüyorsun
Yeniden gelmek için
Bu sefer gidiyorsun, itiliyorsun

Boynu bükülmüş bir anıdan daha çok
Uyakların bile çalışmadığı
Ölçülerin anahtarını yitirdiği bir ses
Dönüyor
Burası bir gün doğumu bu sefer
Ve sen toprağın içerisindesin
Üstünde yanan bir ışık
Bitinceye dek bu sefer sen yukardasın
Bakıyorsun

Sen evindesin artık
Ve bizler tuhaf bir gurbetteyiz
Koynun soğuk değil aslında
Yatıyorsun yanımızda
Gidemeyen bu şehrin tekerlekleri
Sana umut bile olamadı diyerek
Korkusuzca burası şimdi
Boşluğundan haberdar
Özleyerek çekinik.



Eda ACARA

Hiç yorum yok: