10 Haziran 2010 Perşembe

başka bir evren

Sanki birazdan güneş tutulacakmışta ben hala ışık açmanın derdindeymişim gibi kocaman gözlerinle yüzüme bakıyordun. Kıpırdamadan durdum, kenarları kırışmış, çizgi çizgi gözlerimi gözlerinin içine diktim … sormasam daha mı iyiydi?


-Ellerini bir çift kanatla değiştirir miydin?
-ellerim kalsın ama kanatları da çok istiyorum …

Oysa daha bu sabah yüzümdeki bütün çizgileri ezberlediğini söylemiştin. uyumak, haritasıdır biraz da aşkın… bizimkisi ancak yangın tatbikatı sayılabilir.

giderken bütün kalemleri saklamışsın, komşular sus pus... şehire iki kere uğrayan sirkler gibi, çocuklara masal, büyüklere teselli ikramiyesi varlığımız.

yoksulluğu konuştuk, başka bir evrenin varlığına kanıttı bileğindeki şişlik.bu terk edilmiş, bu sevilmemişlik hissi, nasıl anlatsam olmaz... yoksulluktur işte...

kuşları seviyorduk, evet... hem de her sabah ekmek kırıklayacak kadar karlı balkona. peki ya elektrik direkleri? onların hiç mi suçu yok bu kalemsiz, deftersiz, hazırlıksız haziran akşamında?

küçük çocuklar gibi, aynı ağacı defalarca soruyorsun, beni değil ağacı sağlamaya çalışıyorsun belki de. ezberledim dediğin her isim için bir oturak gösteriyorum sana, sen saklandığın her kalemim için bir park yakıyorsun...



....

2 yorum:

öykü dedi ki...

yazılarının ıcınde bı bılmece saklı gıbı
her yazında bı bılmece cozuyorum

sıırsel bı anlatımla gelen
bu bılmecelerı okumayı sevıyorum:)

selçuk dedi ki...

teşekkür ederim Öykü. insan yazacak birşey bulamıyor bazen güzel sözlere cevap olsun diye...teşekkür ederim tekrar.