21 Haziran 2010 Pazartesi

mülayim bir kedi adıdır unutma bunu

Sana neden hiç sevmediğim bir adamın adını verdiğimi bilmiyorum...Çoğu zaman yüzünde hiç tanıdık değil zaten..

durup durup birilerine benzetiyorum seni, aklım sürekli yol gibi yorucu sorular soruyor. Kararsız bir gecede son şarkıyı ıskalamışız da ondan harman kalmışız sanki mutluluğa, sen kendi köşenden ezberliyorsun sözlerini, ben zaten yoklama kaçağıyım bütün ev toplantılarında.
n’olur kişisel olduğunu sanma, oyunu yazanı sevmiyorum ben, hepsi bu...
Kilometresi sıfırlanmış bir tükeniş, yapmacık bir umut dilentisiyse artık hayat gözünde yapacak fazla bir şeyinin kalmadığı açık, bana bu hikayeleri anlatmaktan ne zaman bıkacaksın?
doktor nezaretinde girilmiş bir sinir krizi bütün bu saçma sapanlık, akıl ya da eş düşüm bir aydınlanma yanılgısıdır günlerimiz.
sesime tükürdüğüm gün tuttuğum balıkları bulamıyorum, adı kendisinden uzun bir yol arkadaşısın sen İstavrit! Sana yeni bir isim koyma zamanımız geldi de geçiyor bile bak, oturduğun yerden bir kahramanlık yapamayacağın çok açık... budalalıkların da bini geçeli çok oldu...

birazdan birileri gelip seni soracak, aynı soruları defalarca tekrarlayacaklar, içim dışım sıkıntıyla dolacak, belli etmeyeceğim, bu mevsim sanki seni hiç görmemişim gibi yürüyeceğim, adını bile unutacağım belki ama korkma sakın, kalemlerinin yerini kimseye söylemeyeceğim, bu mevsim sanki hiç yazı yazmamışsın gibi üzüleceğim...

ne yapsak olmuyor, bu şehire kar yakışıyor belki ama herkesin son satırları bize kalıyor. Gece tipiye kesilince dışarıdan sesler geliyor, ışıkları söndürüyoruz. Yoksul çocukluklardan kanaat notlarıyla geçmişiz, denklemler yolsuz bir ayrılığın sağlamasını doğruluyor.

kar yağıyor, şehir sabit bir anlaşmazlığa bürünüyor... bu mevsimin normallerinde iki yalnızlığın toplamı bir birliktelik etmiyor. Biz zaten kendimizi umutla toplayıp akıllıca bölmeyi de, eksikliklerimizi çıkartıp aptallıklarımızla çarpışmayı da beceremiyoruz...
artık göç almamaya karar verdim, sinir bozukluklarımı sahibine iade edip, kendimi sınır dışı edeceğim kendimden, bence sen de bir plan yapsan iyi olur, kesim tarihi yaklaşıyor faturalarının.
milyonlarca denklem arasından seçilmiş, çok fazla bilinmeyenli ve çözümsüz bir şakadan başka bir şey olamadım, kendime dost onlara sevgili olmakta vardı şıkların arasında ama ben o soruyu genelde boş bıraktım.

soru : ?
soru yok. Nasılsın diye sormak için aramıştım.

4 yorum:

Sittirella dedi ki...

Mülayim.
Peki, unutmam.
Sen de sakın Mestan'ı unutma e mi?
Ben hep Mercan'la karıştırırım.
Hatırlatırsın :)

selçuk dedi ki...

unutmam mestanı :)

Duysev dedi ki...

bu yazıya şunu yakıştırdım. Laura Marling/ Alpha Shallows
der ki: But the grey in this city is too much to bear. Bütün Ankara ikametlilere gelsin.

selçuk dedi ki...

haklısın, marling de haklı. hem de çok.